14 Mart 2010 Pazar

Fener gol gol gol,şampiyonluk gidiyor...


Maçın başlamasına yaklaşık bir saat kala yerimizi aldık maratonda.Bir futbol maçı için daha güzel bir hava,daha güzel bir atmosfer zor bulunur dese yeridir.Maça ilgi büyüktü,Gençlerbirliğinin kale arkası kısmı dışında stat iğne atsan yere düşmez diye tabir edilen şekildeydi.Futbolcular ısınmaya geldiğinde iki takımda da sürprizler vardı.

Gençlerbirliği'nde defansın ortasında sakatlığı devam İvan'ın yerine,geçen hafta olduğu gibi 19 yaşındaki oyuncu Mahmut Boz vardı.Sene başından itibaren kanatlardaki hızlı adamlarıyla etkili olmaya çalışan Gençlerbirliği bu sefer bu silahlarını çekmemişti Fenerbahçe'ye karşı;Burhan ve Hurşut yedekler arasındaydı.Maçtan öncesi yapılan basın toplantısında Thomas Doll "Fenerbahçe'yle 100 maç yapsak,ancak birini kazanabiliriz"söylemiyle uyuşan bir 11'di bu.Alman hocaların genellikle rakibi rehavete sokmaya çalışan demeçlerinden biri olarak görmüştüm Doll'un söylediklerini ancak gerçeklik payının da olduğunu açıkça gördük.İleri uçtaki isim ise Kahe değil Mustafa Pektemek'ti.Lugano ve Bilica gibi iki güçlü stoperin arasında ne yapacağını merak etmeye başlamıştık bile.

Fenerbahçe tarafında ise defans ve orta saha seçimleri beklenen gibi iken,forvetteki Gökhan Ünal tercihi ise Daum kafasındakileri analamımızı güçleştiriyordu.Madem Gökhan'ı takıma monte etmek gibi bir niyeti vardı,neden bundan önceki maçlarda bu oyuncuyu son 5 dakikaya kadar kulübede tutuyordu anlamak mümkün değil.Yedeklerde ise Daum'un elinde forvet alternatiflerinin ve Özer'in dışında çok elle tutulur birşeyin olduğunu söylemek zordu.

Orta saha mücadelesi şeklinde geçen maçta,iki takımın da 1-2 pozisyonu dışında herhangi bir tehlike yaşanmadı kale önlerinde.İlk yarının ilk 20 dakikası Fenerbahçe,ikinci yarının ilk 20 dakikası ise Gençlerbirliği kontrolünde geçti.Bunun dışındaki zaman dilimlerinde ise gayet ortada seyreden bir maçtı.

Sene başından beri bir defa bile küfür etmeyen Gençlerbirliği seyirci ise,bu geleneğini Emre'ye karşı bozdu.Maçın ilk yarım saatindeki agresif tavrı,her tartışmanın içine girmesi Emre'nin tribünlerden tepki almasına sebep oldu.Sene başından itibaren,19 Mayıs'a gelen açık ara en iyi oynayan futbolcu iken,bu şekilde kendini sevimsiz bir konuma düşündürmesi gerçekten üzücü.Fenerbahçe'nin Gökhan Ünal ile birlikte ayakta kalan tek ismiydi.Her yere bastı,sürekli sorumluluk almak için elinden geleni yaptı,şut attı,dripling yaptı.Kısacası bir orta saha oyuncusunun yapması gereken herşeyi başarıyla yerine getirdi.Bir parantez de Gökhan Ünal'a açmak lazım.İyi mücadele,iki üç kere orta sahadan kaleye yüzünü iyi dönüp ceza sahası önlerine kadar dripling yapıp,takımına frikikler kazandırdı.Beklediğimden daha diri ve hazır gördüm onu.Kulübede paslanmaması gerekir diye düşünüyorum.

Gençlerbirliği cephesi ise bu Fenerbahçe'den bu kadar çekinmemeliydi.Şimşeklerin,iyi başladığı ikinci yarının devamını getirememesinin esas sebebinin ise Doll'un oyunu yanlış okuması ve beraberliğe razı olmasının olduğunu düşünüyorum.Bu seneki en kötü Doll performansıydı ve bu bizleri üzdü.Mahmut Boz sahanın Gençlerbirliği adına en etkili ismiydi.Defansın ortasında genç yaşına rağmen çok kritik müdahalelerde bulundu.Topu ileri şişirmek yerine,büyük bir soğukkanlılıkla ayağa oynarak oyuna sokmaya çalıştı ve bunda da çok başarılı oldu.Mustafa Pektemek iki stoperin arasında fazlasıyla ezildi.Doll'un planı ortadan Harbuzi ve Sandro'nun Pektemek'e atacağı toplarla Fenerbahçe defansını ortadan delmekti sanıyorum ancak planının tuttuğunu kesinlikle söyleyemeyiz.Fenerbahçe her ne kadar iyi bek oyuncularına sahip olsa da bu beklerin aynı zamanda hücumcu bekler olduğunu ve arkalarında boşluklar bıraktıklarını pek kayda değer bulmadı galiba Thomas Doll.İkinci yarı oyuna giren bir Hurşut veya Burhan Fenerbahçe'ye fazlasıyla sorun yaratabilirdi.

Maçın bitmesine 5 dakika Fenerbahçe tribünlerinden yükselen ses de birçok Fenerlinin aklından geçenleri dışa vuruyordu aslında:

"Fener gol gol,şampiyonluk gidiyor..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder