20 Mart 2011 Pazar

Sarı

Donunun önünde sarı bir damla lekesi olmayanlardan korkmalısın hayatta hep.Her zaman her ihtimali düşünmüştür o,yanındakinden daha sarhoş olmamıştır,hep en düzenli,hep ilerisini düşünen,hep örnek olmuştur o.Geçmişinden bir iz bırakmamıştır üstünde,bembeyaz bir sayfadır,umutlu bir gelecektir,tertemiz bir geçmiştir karşısındakinin gözünde.

Donunda sarı bir damla olan öyle midir oysa?Hayatında en son damlanın izini taşır,bununla her gün yüzleşir,önünü düşünmemiştir,içten pazarlıklara girmemiştir,en sonuncunun izi üzerindedir,utanmaz ondan,ben buyum der,oyunlar yoktur onun için,ben buradayım sarı damlam ile der,inkar yoktur.

Sevmek izlerle olur,sarı da olsa.

Ateş

Ateşten korkar insanlar,
Yanmak kötüdür değil mi
Yaratanın bile cezası yakmaktır
Var mı ötesi...
Isıtmaz mı ateş insanı
Bir aşkın peşinden koşarken
Bir kıvılcım istemez miyiz
Aramızdaki buzları eritmektir niyet
Sıcak insanlar umarız etrafımızda
Kanımız ısınsın isteriz arzu ettiğimiz birine
Ateşler basar kalp çarptığında biri için
Demir tavında dövülür ya her zaman
Ateşi yakmazsan nasıl dövülür demir
En büyük ödül en büyük ceza mıdır aslında
Yanmak,yakmak...


Tezatlar

Kader kelimesi çok komik gelmiştir bana,senaryo daha teknik bir terimdir kadere kıyasla ama özüne baktığında ikisi de aynıdır.Önceden yazılmışı oynayan oyuncular,insanlar, her ne dersen de işte onlara.Bir de bunları yazanlar ya da yazdığını iddia edenler vardır,onlar daha da komiktir bence. Birşeyleri yaz sonra bak bakalım birileri bunları güzel oynayabiliyor mu?Neye göre güzel,senin kafandakine göre mi,ya senin kafanın içindekilerin sınırı çok darsa,o sınırlardan çıkanlar kötü mü oynuyor oluyor?

Seviyorum diyenler garip geliyor bana,neyi seviyorsun,kafanın içindekini mi yoksa sevdim dediğin şeyi mi,kişiyi mi,her ne dersen de işte onlara.O zaman niye değiştirmeye çalışıyorsun sevdim dediğin şeyi ya da niye onunla yüzleşince tatmin olmuyorsun,sevdiğin o değil miydi,niye edilgen olan bir şeye,kişiye her ne dersen de işte ona,gereğinden fazla anlam yüklüyorsun.Ya onun olduğunun sınırları oysa,o sınırlardan çıkamıyor diye,senin sınırların durmadan değişiyor diye,o,o sınırların hakkını verememiş mi oluyor?

Mutluluğa niye bu kadar önem veriyorsun ki?Nedir mutluluk peki,sevdiğim dediğinin elini tutmak mı,onu öpmek mi,kafayı bulduktan sonra önüne gelen bir şişe daha şarap mı,pahalı bir kıyafeti giymek mi,çok sıkıştıktan sonra hakkıyla güzelce bir sıçmak mı?

Sıçtık der insanlar kötü bir durumun içindeyse,unuturlar aslında sıçmak o çok aradıkları,anlam yüklemeye çalıştıkları bütün mutlulukların aslında daha önünde bir mutluluktur.

Tezatlarla yaşıyor insanlar,doğru ya insanlar her gün sıçıyor,alışıklar tezatlara.

10 Mart 2011 Perşembe

Sevmiyorum

Kaybetmeyi bilmeyip hep kazanmak isteyenleri, kendi seyyah olup gitmeleri sevmeyenleri, yitirmekten korkan ama sahiplenmeyenleri, en küçük zaman dilimini an olarak bilenleri, dünyayı yuvarlak sananları, zamanı ilaç olarak tanımlayıp ilacın yan etkilerini görmezden gelenleri, hep mutlu olmak isteyenleri, hem kaçmak isteyip hem de kaçarken kaçtıklarını arkasında bırakmak istemeyenleri sevmiyorum...





4 Mart 2011 Cuma

İlmek

Cevaplanamayan sorular vardır
Soruları sorulamayan cevaplar gibi
Gitmeler terk etmelerdir kimi dünyada
Yeni başlangıçlar var olurken paralel evrende
Sorgulamamaktır hayat bazen
Unutamamaktır yeri geldiğinde
Hatırlarken geçmişi gün doğarken
Geçen zamanın gün batışları çoktan milat olmuştur
Bilememek kendinin nerede olduğunu
Farkedememek nerede neyi nasıl yaşadığını
Anımsarken hatıraları
Masalarında olmak idam sehpalarının
İlmeklerini kendin mi ördün
Yoksa bir ilmeğini bile çözemedin mi bu hayatın...